BENİM MS HİKAYEM - BİLGE SEVİL ASLAN
12 yaşımda yani 8. sınıftayken şans eseri teşhis konuldu aslnda. Liseye girmek için sınavlara hazırlanırken liseleri ziyaret ediyorduk. Böyle bir amaçla düzenlenen okul gezilerinin birinde yürüken düştüm. Öğretmenlerim ailemle konuştuğu zaman bu düşüşün normal bir düşüş olmadığını anlatmışlar. Ne olur n'olmaz düşüncesiyle doktora gittim. Yapılan muayeneden sonra MR çekilmesi istendi. Açıkçası çok can sıkıcı bir süreçti çünkü gayet sağlıklı olduğumu düşünüyordum ve grip bile zor olan bir insandım. MR a da ilk kez girdiğim hatta ilk kez tanıdığım için o da benim adıma şu an çok komik ama yaşarken korkutucu bir hikayeydi. Siz de muhtemelen MR a teşhis aşamasında girmişsinizdir. Bana ekmek fırınları gibi diye anlatılan MR cihazına girince oluşan o seslerden dolayı şu an gülsem de o zaman makine bozuldu nasıl çıkarım ki içinden temalı birçok iç konuşmayı içimden geçirmiştim. MR sonucumu alıp doktora götürdükten sonra MS şüphesinin olduğunu ve hemen BOS alınması gerektiğini söylediler. Hiç bilmediğimiz duymadığımız bir hastalık şüphesi vardı ve ben kendimi çok iyi hissediyordum ayrıca hazırlanmam gereken bir sınav da vardı. BOS alındı ve o süreç de bilgi verilmeden ne olduğunu bilmeden ve servisteki tüm asistanlarla (MS teşhisi konulan bir hasta o günlerde o hastanede tüm doktorların ilgisini çekmişti!) beraber gerçekleşti. Belimden sıvı alınırken bir yandan doktorlar bana BOS nedir nasıl alınırı anlatıyorlardı ama ben ailemle hala ne olduğunun niye olduğunun kısaca hiçbir şeyin bilgilendirilmesini almamıştık. BOS sonucum alındıktan sonra 3 gün hastanede yattım. Şu an o 3 güne dair hemen hemen hiçbir şey hatırlamıyorum; çünkü yanımda yatan hastaların derdi zaten beni çok üzmüştü ama bize niye yatıyor diye sorduklarında dedikleri hastalıkla ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Asıl sıkıntı da bu bilgilendirme sürecinin yanlışlığından kaynaklandı. Şöyle ki; BOS sonucunun gelmesini beklerken teşhisi koyan doktor MS hastası olduğumu bundan sonra okula gidip gitmeyeceğimin belli olmadığını yürüyemeyebileyeceğimi konuşamayacağımı her gün şeker hastası gibi iğne kullanmam gerektiğini ve buna benzer artık yaşamının bambaşka olacağına ve çoğu şeyi de yapamayacağıma dair bir sürü şey söyledi. Haliyle annem ağlamaya başladı ve bize söylenen kanser demedim ki oldu. Yürüyebiliyordum yemek yiyebiliyordum kendimi gayet iyi hissediyordum ve söylenenlerin hiç bir mantığı yoktu, haliyle ne tedavi ne de hastalıkla ilgili herhangi bir şey istemiyordum. Bu noktada benim adıma yeni doktorumla tanışmak büyük bir şanstı; çünkü doktorum ilk görüşmesinde sakinliği ve bizi dinlemesi ve bize MS’i tanıtması baştan beri ihtiyacım olan şeydi. İlk teşhis konulması sürecinde yaşadığım sıkıntılardan dolayı hastalığımla barışmam zaman alsa da doktorum sayesinde şu an çok iyiyim ve hastalığımı da seviyorum. 5 yıl boyunca düzenli olarak haftada üç kez iğne kullandım. Temmuz ayında da tedavim değişti. Sonuç olarak şu an çok mutluyum ve hastalığımla ilgili en küçük bir sıkıntı hissetmiyorum. Tedavim devam ediyor ve açıkçası gün geçtikçe “Bugün daha iyiyim.” diyebiliyorum. Ben bundan 3 yıl önce de 5 yıl önce de kendimi çok iyi hissediyordum ama bugün eskiden yaşadığım zorlukları fark edebiliyorum; çünkü artık o sıkıntıları yani erken yorulmalarım, el titremelerim gibi günlük hayatımı daha az konforlu hale getiren sıkıntıları duymuyorum. Bu sitenin açılmasından dolayı da bundan dolayı çok mutluyum. MS Türkiye’de az ve çoğu kez yanlış biliniyor. Hastalığınız hakkında doğru ve yeterli bilgilenip sakin olun. Çünkü doğru tedavi süreci sayesinde MS’in korkulacak bir hastalık olmadığını anlayacaksınız.