BENİM MS HİKAYEM - GAYE TELCİLER
MS ile 2012 yılında düşüp bileğimi kırınca tanıştım.Aslında başlangıcı on yıl öncesiydi. Ama bu süreyi tedavi alarak değil doktor doktor gezip şikayetlerime çözüm ve kesin tanı arayarak geçirmiştim.Minik düzelmeler olduğunda tanım da sürekli ertelendi. Son gittiğim doktorum bir de MR çektirelim diyene kadar.MR ile birlikte bir şeyler netleşti.Bundan sonra kısa bir süre içinde hastaneye yattım,BOS sıvısı alındı,diğer tahliller yapıldı ve kortizon ile tanışım. Dokuz Eylül Hastanesine yatmadan önce doktoruma ''Benim 4 yaşında bir kızım,16 yaşında tip-1 diyabetli bir kızım var ve eşim de çalışıyor.Benim hastaneye yatıp bir an önce de çıkmam lazım.'' demiştim.Doktorum da 'Sen şu diyabetli değilsin ve çalışman,çocuğuna kendin bakman senin için en önemli şeyler değil şu an da senin daha önemli bir rahatsızlığın var.Bundan sonra sen önce kendini düşüneceksin.' dedi.Hastaneye yattıktan 6-7 gün sonra doktorlarım yanıma gelip MS hastası olduğumu söylediler.On yılın ardından artık kesin bir tanım olduğu için üzülmeyi es geçip sevinmiş,rahatlamıştım. Doktorlarım tetkiklerimle görüntümün ve yaşamımın birbirlerini tutmadıklarını bunu devam ettirmek için de ne yapıyorsam devam etmemi söylediler.Hiçbir zaman değişmeyecek formülüm varsa eğer ;hayata gülüp ,pozitif düşünüp,aktif yaşayarak kendime asla acımayıp MS'imle dost olmayı tercih etmemdir.
MS'TEN KORKMUYORUM,çünkü her zaman dikkatli ve kontrollü olarak yaşıyorum.Yani doğru egzersizleri yaparak ve kaliteli yaşayarak MS'imi ödüllendiriyorum.Onunla dostça yaşayıp, onu kızdırmayarak başımı belaya sokmuyorum.Hayata pozitif bakarak,hayatımdaki pürüzleri eleyerek yaşamıma devam ediyorum.Böylece korkacak bir şey yok.Hayatın bütün güzelliklerine devam...Ayrıca süper bir doktorunuz varsa siz de süper bir MS'li olursunuz.