BENİM MS HİKAYEM - AYBİKE TELCİLER
Benim hikayem 5 sene önce , anneme MS tanısı konulduktan 2 hafta sonra başladı.Sağ gözüm görmüyor diye göz doktoruna gittiğimde bunun nörolojik bir problem olduğunu ve büyük ihtimalle MS hastası olduğumu söylemişti. Sadece kamera şakası yaptıklarını düşünmüştüm ilk anlarda.Hatta çaktırmadan etrafımda gizli kamera var mı diye bakmadım desem yalan olur. İlk tedavim yetersiz dozda olduğu için Dokuz Eylül Hastanesi'ne başvurduk.Ve bu eksik tedaviyi hafızalardan silmek için tekrar hastaneye yattım.Tüm hastanede kalma ve raporla dinlenme esnasında 3 ay okula gidemedim.o zaman 16 yaşındaydım.Arkadaşlarım karne aldı,tatile girdi,okula başladı bense sadece dinlendim :) Sanki ben durdum dünya dönmeye devam etti.Başta bunu kendime dert edinsem de sonrasında hayatımın dönüm noktasında olduğumu fark ettim. Önceleri bir eksiğim varmış gibi kendimi kendime kanıtlamaya çalıştım( Ki bu çok saçmaymış!).Derslerimden çok iyi notlar aldım ve çeşitli sosyal aktivitelerde yer aldım.Kısa bir süre sonra fark ettim ki bambaşka biriyim ve eskisinden çok daha iyiyim.Demem o ki MS hayatıma eksiden çok artı kattı.İlk tanıdan 2 yıl sonra ikinci atağımı geçirdim ve koruyucu tedaviye başladık.Son iki senemiz ataklar açısından biraz hareketli geçti.Bu hareketlilik benim için küçük molaları ifade ediyor.Atak tedavimizi olurken vücut olarak daha iyi oluyoruz,çoğu zaman yeni arkadaşlar ediniyoruz ve en önemlisi günlük hayatın stresinden kısa süre için uzaklaşıp nefes alma ve kendimize aslında ne kadar önemli olduğumuzu hatırlatma fırsatı buluyoruz.Çoğu insansa kendisinin ve sağlığının öneminin farkında bile değil. Bu yüzden biz özeliz...
MS'TEN KORKMUYORUM, çünkü MS benim hayatımı değil ben kendi MS 'imi kontrol ediyorum.Ben çevremden gelen ''Sen MS hastasısın şunu yapamazsın,bunu hiçbir zaman yapamayacaksın!Aman onu yapma sakın'' gibi laf kirliliklerine asla hayatımda yer vermiyorum.Sadece doktorumun söylediği sözler benim için anlamlı ve önemli. Ne internette yazılanlar ne de başkalarının sözleri benim için gerekli.Her şeyden önemlisi ben MS ile de mutluyum adımız hasta diye 'ağır hasta' değiliz ki biz...Gezebildiğimiz kadar gezeriz, yapabildiğimiz kadar sporumuzu yaparız ve sonsuz mutlu olup eğlenebiliriz.Yeter ki kendi MS 'imizi tanıyalım ve onunla uyumlu bir yaşamımız olsun.